Bu yazı, Evde Yazar tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.
Ne zamandır Bloghocam'a konuk yazar olmayı istiyordum. Ama öyle bir konu olmalıydı ki hem Bloghocam çizgisine uygun olsun, hem de kendi tarzımı bozmasın.. Epey bir zaman geçti aradan, bir buçuk senelik oldu bizim Evdeyazar.. Derken derken bir günde blogumun görüntüleme sayısı günde ortalama 500-700'den 10.000'e fırlayınca zihin baloncuğumda “Evreka Evreka, Bloghocam'a yazacağım yazı işte bu!” repliği hızla geçti ve ben de acayip sevindirik oldum itiraf edeyim.. Çünkü anlatacağım bu deneyimimin bütün blog yazarlarına faydalı olacağını düşünüyorum.
“Sadede gel ve anlat artık, nasıl oldu da blogunun görüntüleme sayısı bir günde böyle fırladı?” dediğinizi duyar gibiyim; azıcık meraklandırayım demiştim, hemen konuya geçiyorum. Olay aynen şöyle gelişti:
Sabah blogdaki mesajlara bakıyordum rutin olarak, sevdiğim bir blogger arkadaşım şöyle yazmıştı:
“Kim Milyoner Olmak İster adlı yarışmada 'Gece kokan çiçek hangisidir?' diye sordular. Google amcaya danışayım dedim. Karşıma sizin yazınız çıktı. Nasıl sevindim blogger arkadaşımla karşılaştığım için, sorunun cevabını da sizin yazınızdan öğrenmiş oldum.”
Bu yorum çok hoşuma gitti ve sonrasında nedense istatistiklere bir göz atayım dedim, uzun süredir ilgilenmemiştim; bakmamla şaşırmam bir oldu.. Günde 500-600 bilemediniz 750 tekil sayfa görüntülemesi alan blogumda 23 haziran günü tam 10.408 tekil sayfa görüntülemesi olmuş!.. Biraz daha detaylı baktığımda, “Adı Şebboy'muş!” adlı burada gördüğünüz yazımın tam 9666 adet görüntülendiğini görünce, sabah sevgili blogger arkadaşımın yazdığı yorumla bağlantıyı kurdum; yoksa gerçekten de anlayamayacaktım neler olduğunu.. Aşağıdaki ekran görüntüsünü gururla paylaşıyorum..
Demek yarışmada “ gece kokan çiçek nedir?” diye sorulmuştu ve herkes aynı anda Google'da bu aramayı yapınca karşılarına benim sayfam çıkmıştı. “Yapayım aynı aramayı, bakalım ne oluyor?” dedim ama inanın heyecandan içim de içime sığmıyordu. Aynı gün yaptığım sorguda yazım en üstte çıkıyordu, sonrasında hâlâ Google'da ilk sayfada yer alıyor; hem de yaklaşık 3.990.000 tane sonucun arasından sıyrılarak, ama üçüncü sıraya düşmüş.. Benim gözümde sanırsınız ki yazım, maraton koşusunu kazanmış; o derece sevindim ki ne sevindim. Mütevazı blogumdan beklenenin çok üstünde bir başarı çünkü bu..
“Gece kokan çiçek nedir?” sorgusunda 3.990.000 sonuç içinde benim yazımı ilk sıraya taşıyan şey neydi acaba?
Doğrusunu söylemek gerekirse, SEO uzmanlarının söylediği çoğu kurala pek uymuyorum. Ne anahtar kelime kullanıyorum, ne yazının uzunluğuna dikkat ediyorum, H1 H2 etiketleri derseniz onlar da kendi hallerindeler.. Tamamen içimden geldiği gibi yazıyorum, hani diyorlar ya “Özgün İçerik Şart!” diye, işte tek izlediğim kural o..
Bu başarılı sonucun nasıl geliştiğini hem merak ettim, hem de sizlere faydası olur düşüncesiyle yazıyı inceledim, kendimce saptalamalar yaptım:
1. Yazı 641 kelimeden oluşmuş, fena bir uzunluk değil. Genelde uzun yazıyorum ben. Demek ki Google da bundan hoşlanmış.
2. Yazıda organik olarak, yani yazının gerektirdiği yerlerde toplam 13 kez “şebboy” sözcüğü geçmiş. Bu da yazının tamamındaki sözcüklerin %2'si yapıyor. Yani ben hiç farkında olmadan, tamamen organik bir şekilde yazımda %2 oranında anahtar kelime kullanmışım. Google bu durumdan rahatsızlık duymamış olmalı ki, almış 3.990.000 sonucun en güzeli seçmiş ve ilk sayfanın birinci sırasına taşımış bu içeriği.
3. Başlıkta “Şebboy” kelimesini, yani aslında anahtar kelimeyi kullanmışım. Genelde yazıda ne anlatıyorsam, özetleyen bir kelimeyi başlıkta da kullanmaya çalışırım; demek ki Google bu durumu seviyor..
4. Yeni öğrendiğim ya da vurgulamak istediğim bir sözcük, bir kavram kullanmışsam yazıda, mutlaka kısa bir açıklamasını yapma alışkanlığım vardır. Nitekim bu yazıda da aşağıdaki gibi kullanmışım, yani tanım yapmışım ve vurgulamak için “mavi renkte” yazmışım. Seo kurallarına uymak için değil, dedim ya sadece bilmeyenler öğrensin diye vurgulamak için böyle yapmıştım. Google robotları gerçekten sandığımdan çok daha yeteneklilermiş ne diyeyim ki başka.. Aşağıdaki tanımlamanın Google robotları için değil, insanlar için yapıldığını anlamışlar ve iyi not vermişler ya, gerçekten de -her ne kadar robot olsalar da - saygı duyuyorum kendilerine..
“Şebboy” dedi, kokladım, şebboylar adı gibi güzel kokuyordu. Eve gelince araştırdım biraz; Farsça şeb (gece) ve buy (koku) sözcüklerinin birleşimi, yani gece kokan demekmiş şebboy...”
5. Yazıda kullandığım fotoğrafı kendim çekmiştim, yani o da özgün. Bloguma bir resim eklediğimde mutlaka “özellik” etiketlerini dolduruyorum, Bloghocam 'ın buradaki yazısında okumuştum, her zamanki gibi yine işe yaramış.
Yazının en zor bölümü olan sonuç kısmına geldik kazasız belasız. İnsan misafirliğe gittiğinde nasıl ki oturmasına kalkmasına dikkat eder ya; ben de yazarken nokta, virgül, düşük cümle hatası olacak diye stres olmuştum; defalarca kontrol ettim gerçi, varsa hatalar affola diyeyim..
Evet toparlıyorum; “içerik kraldır” veya “Content is king” diyorlar ya, inanın yerden göğe kadar haklılar. Eğer güzel, okunabilir; Google robotlarını kandırmaya yönelik, daha doğrusu “para kazanma amaçlı” yazmazsanız, Google sizi ödüllendiriyor. Dedim ya robot falan demiyorum, Google örümceklerine bu adaletli yaklaşımlarından dolayı acayip saygı duyuyorum.
Özet şudur: Yazıyorsunuz, unutuyorsunuz; aylar sonra bir de bakmışsınız ki o yazıyla sürpriz bir başarı yakalamışsınız, yeter ki özgün ve okunabilir içerik üretin..
Dip not:
Siz okuyucular da burada benim gibi misafir sayılırsınız, lütfen giderken yorum bırakmayı ihmal etmeyiniz. Misafir olduğunuz evden ayrılırken kapıda “teşekkürler, görüşmek üzere” demiyor musunuz, bu da aynı şey. Yorumlar az olursa Bloghocam'ın yüzüne bakamam sonra...
Sevgiyle ve kendiniz gibi kalın diyorum, Bloghocam'a beni konuk ettiği için çok teşekkür ediyorum ve gidiyorum. “İyiydik böyle, hoştu yazı” diyenleri blogumda görmekten mutluluk duyacağımı bilmem söylememe gerek var mı..
YAZAR HAKKINDA:
Sektöre kızıp 2 sene önce radikal bir kararla mesleği bırakan bir tekstil mühendisiyim. Bir buçuk yıl kadar evde yazı çizi işlerinden para kazandım. Blogumun adı da buradan geliyor. Sonrasında evde çalışmaktan sıkıldım, insan bazen rahattan da rahatsız oluyormuş nitekim.. Blogumu referans gösterip başvurduğum reklam ajansında yaklaşık 2,5 aydır metin yazarı ve sosyal medya sorumlusu olarak çalışıyorum şu an, keyfim yerinde açıkçası.. Çocukluk hayalim olan roman yazarlığına çok yaklaştım desem yalan söylemiş olmam..
Blog adresim: http://evdeyazar.blogspot.com
Facebook adresim: https://www.facebook.com/Evdeyazarblog
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder