18 Eylül 2011 Pazar

kasvet

kasvet sözü heralde pazar günleri için türemiş.hayatın anlamını bulacaksa birileri herhalde pazar günü bulur. birincisi, pazar hayatın anlamını sormak için mükemmel tasarlanmış bir gün. başka ne yapacaksın ki pazar pazar?  ikincisi ve daha önemlisi hayatın anlamı muhtemelen kasvetli bir şey.
insanın yaşla / yıllarla gelen şeyleri kabullenmesi lafta hemen oluyor da hayatta hemen olmuyor. 'yaşlandık tabi hacı öyle koşturamayız artık biz', 'sesi mesi kaldırmıo kafam' vs diye cümleleri orda burda savuruyorsun gülerek. gençliğin yaşamana imkan verdiği şeyleri bundan sonra yaşayamayacağın gerçeğini, söylemeyi geçtim kabul bile edemiyrosun. herhangi birşeyin bir daha gerçekleşmeyecek olması çok korkutucu. korkudan düşüncesini de uzaklaştırırsın o kadar korkutucu. gençliğin dediğime bakmayın yazar orda gençlik derken hayal gücünün gördüklerinden ötesinde birşeyler çizebildiği, ruhunun her parçasıyla herhangi birşeye inandığı sevdiği ve nefret ettiği yılları kastediyor. bir filme taptığı, bir şarkıyı anladığı, sokağın kokusunun beyninde binlerce klasörü açtığı ortalığı dağıttığı yılları... tüm girdilerin beyninde büyütülüp domino taşlarını devirdiği açıldığı bahçenin mükemmelliğini ve merakını ve umudunu kastediyor.. 'bugün kirlendik, zihnimiz otomasyonda' beyliğine girmeden önce şunu söylemek lazım heralde. o klasörlerden bir kısmı hala orda. bazılarında geri dönüştürülemez kayıplar olması kalanlardan vazgeçmemize neden oluyor. kayıp büyük evet. yasını tuttuk. tutmadık mı? tuttuk evet. bugün pazar ve pazar günü yazılan bir yazı umutla bitirilemez. kayıplar büyük arkadaşlar. bugün ( ve diğer haftaların diğer pazarları) üzüldüğümüz ise kalan klasörlerin bir ömür boyu bize yetmeyeceği. ve yeniden oluşturmak içinse çok fazla yaşamış olmamız.. yani yaşlanmış olmamız. o klasörler meğerse saf beyinlerin açabileceği şeylermiş. her pazar elimde neden bu kadar az şey kaldı diye nasıl idare edicem ben bu halde diye üzülmeden yapamıyorum işte. iyi pazarlar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder