“biraz garip bir şey bu. şu gezegende belki beş milyar insan yaşıyor. ama işte tutup birini seviyorsun ve onu başka hiç kimseyle değişemiyorsun”
Eğer bir dış etken seni üzerse duyduğun acı o şeyin kendisinden değil senin ona verdiğin değerden geliyordur. Onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır denmişti bir zamanlar. Mutlu olmaya çalışmıyor da değildim hani. Ama insanın bir şeyi en çok özlediği anın en mutlu olduğu olduğu an olduğuna inanmak için yeterince sebebim var artık. kalktım bütün dış etkenlere kendimi kapadım, haftalarca evimden çıkmadım. Gerçi bu sefer uyurken sızıyor dış etkenler rüyalara ama olsun, durum fena değildi. Sonra bir gün dışarı çıkıyorsun, büyük ihtimalle şehrin en güzel apartmanından boğaza bakıyorsun, Istanbul kendi kendine insanı çok mutlu edip de üzebilecek bir dış etken zaten ya, her şeye en başından başlıyorsun.
Eh ben de evimde oturmaya devam ediyorum, duvar kağıdındaki çiçekleri sayıyorum, sabahın köründe elli birlik desteyle fal bakıyorum, sigara içip çizgi film izliyorum. Çünkü ne kadar az yaşarsam o kadar az özlediğimi öğendiğimden beri işin kolayına kaçıyorum. Bunu anlamak o kadar zor olmasa gerek.*
*(biliyorsun, ne yapsam ayrılamam senden asla
hafife alma aşk vurur insana
bir de yer vurur sonra
masa tenisi, hafife alma) / çandarlı halil paşa - histoire et description de la suisse et du tyrol - sayfa 42
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder