4 Şubat 2013 Pazartesi

Yaşamak İçin: Alive 1993 DVDRip Türkçe Dublaj

Yaşamak İçin: Alive 1993

Yaşamak İçin: Alive 1993 (DVDRip XviD) Türkçe Dublaj
http://www.imdb.com/title/tt0106246/


Tür: Aksiyon | Macera | Dram
İmdb Puanı: 6.9
Vizyon Tarihi: 15 Ocak 1993 (ABD)
Süre: 120 dakika

Konusu:
Bu film gerçek bir hikayeye dayanmaktadır.
Uruguaylı bir rugby takımının oyuncuları bulunan uçak And dağlarına çakılır.
Bu çarpışma esnasında yolcuların bir kısmı ölür ama çoğunluğu da sağ olarak kurtulur. Sekiz gün boyunca uçağın enkazında oturup kurtarılmayı beklerler. Ancak yardım bir türlü gelmez.
Bu arada radyodan da arama çabalarının sonuç vermemesi ve çok soğuk ortamda bu kadar zaman yaşamalarının artık söz konusu olamayacağı üzerine arama çalışmalarına son verildiğini duyarlar. Sıfırın altındaki soğuk bir ortamda on hafta boyunca hayatta kalma çabaları inanılmaz boyutlara ulaşır ve sonunda gençlerden üçü yardım bulmak amacıyla yola çıkarlar.

Yaşamak İçin: Alive 1993 screenshot

tikla indir
letitbit
http://letitbit.net/download/Ysmkcn1993DVDRPXVDTR.avi.html

turbobit
http://turbobit.net/krwop20gulvv.html

online izle

Ev Yapımı Tiramisu tarifi

Ev Yapımı Tiramisu tarifiMalzeme Listesi:
4 Yumurta
1 Su Bardağı Toz Şeker
2 Çorba Kaşığı Kakao
Yarım Çay Bardağı Su
1 Paket Kabartma Tozu
4 Çorba Kaşığı Un

Kreması İçin:
1 Litre Süt
1 Su Bardağı Toz Şeker
4 Çorba Kaşığı Un
1 Yumurta Sarısı
1 Paket Vanilya
1 Paket Labne


Keki Islatmak İçin:
2 Çorba Kaşığı Toz Şeker
2 Çorba Kaşığı Granül Kahve

Üzeri İçin: Kakao

Hazırlanışı:
Keki için, yumurta ve şekeri karıştırma kabında mikser ile 3-4 dakika çırpıyoruz. Kakao, soğuk su, kabartma tozu ve unu katıp karıştırmaya devam ediyoruz.

Yağlanmış kek kalıbına döküyoruz. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişiriyoruz. Kreması için, süt ve şekeri tencereye alıp pişiriyoruz. Yumurta sarısı, vanilya ve unu koyup koyu bir kıvam alana kadar pişiriyoruz.

Altını kapatıp biraz ılıdıktan sonra içine labnesini ekleyip karıştırıyoruz. Pişen keki kalıbından çıkartıyoruz. 3 kata bölüyoruz. Boş kek kalıbını servis tabağına koyuyoruz. Kekin alt tabanını içine yerleştiriyoruz. Toz şeker ve granül kahveyi sıcak su ile karıştırıyoruz.

Kekin üzerine sürüp ıslatıyoruz. Kremanın 3/1 ini kekin üzerine döküyoruz. Diğer katlar içinde aynı işlemi uyguluyoruz. En üste kremayı sürüp buzdolabında en az 1-2 saat dinlendiriyoruz. Bir gün önceden yaparsak daha iyi olur.

Dinlenen tiramisunun üzerine kakao ya da isteğe göre kahve eleyip servis ediyoruz.
Afiyet olsun.

Bir Okuyucumdan: CSS Dropdown Menü

Blog Hocam 22 Şubat’ta 2 yılını dolduracak. Bu süreçte en büyük başarım Blog Hocam’ın etrafında oluşturduğum topluluk oldu sanırım. Yüzünü görmediğim, sesini duymadığım bir çok blog yazarıyla güzel bir bağ kurdum. Ben onlara yardımcı oldum onlar da bana.

 

Bu arkadaşlarımda biri de Halil Alperen Çeşme. Kendisi Facebook’tan bana ulaşmış ve zaman zaman yardım istemişti. Geçtiğimiz günlerde gönderdiği mesajda bu kez kendisi bana destek olmak istediğini belirtti. Blogunda kullandığı ve hiç bir script içermeyen, sadece CSS ile kodlanmış açılır menüsünü Blog Hocam okuyucularıyla paylaşmak istediğini söyledi. Ben de onun vasıtasıyla CSS dropdown menünün kodlarını sizinle paylaşmak istedim.

 

CSS Dropdown Menu

 

CSS Dropdown Menu

 

Öncelikle menün stil kodlarını ekleyelim. Blogger kumanda panelinize girip  Şablon > HTML’yi Düzenle dedikten sonra Ctrl+F tuş kombinasyonu yardımıyla kolayca bulabileceğiniz ]]></b:skin> kodunun üstüne şu kodları ekleyin.

 

#hb-menu, #hb-menu ul {
margin: 0;
padding: 0;
list-style: none;
}
#hb-menu {
width: 900px;
margin: auto;
border: 1px solid #222;
background-color: #111;
background-image: -moz-linear-gradient(#444, #111);
background-image: -webkit-gradient(linear, left top, left bottom, from(#444), to(#111));
background-image: -webkit-linear-gradient(#444, #111);
background-image: -o-linear-gradient(#444, #111);
background-image: -ms-linear-gradient(#444, #111);
background-image: linear-gradient(#444, #111);
-moz-border-radius: 6px;
-webkit-border-radius: 6px;
border-radius: 6px;
-moz-box-shadow: 0 1px 1px #777;
-webkit-box-shadow: 0 1px 1px #777;
box-shadow: 0 1px 1px #777;
}
#hb-menu:before,
#hb-menu:after {
content: "";
display: table;
}
#hb-menu:after {
clear: both;
}
#hb-menu {
zoom:1;
}
#hb-menu li {
float: left;
border-right: 1px solid #222;
-moz-box-shadow: 1px 0 0 #444;
-webkit-box-shadow: 1px 0 0 #444;
box-shadow: 1px 0 0 #444;
position: relative;
}
#hb-menu a {
float: left;
padding: 12px 15px;
color: #999;
text-transform: uppercase;
font: bold 12px Arial, Helvetica;
text-decoration: none;
text-shadow: 0 1px 0 #000;
}
#hb-menu li:hover > a {
color: #fafafa;
}
*html #hb-menu li a:hover { /* IE6 only */
color: #fafafa;
}
#hb-menu ul {
margin: 15px 0 0 0;
_margin: 0; /*IE6 only*/
opacity: 0;
visibility: hidden;
position: absolute;
top: 38px;
left: 0;
z-index: 9999;
background: #444;
background: -moz-linear-gradient(#444, #111);
background: -webkit-gradient(linear,left bottom,left top,color-stop(0, #111),color-stop(1, #444));
background: -webkit-linear-gradient(#444, #111);
background: -o-linear-gradient(#444, #111);
background: -ms-linear-gradient(#444, #111);
background: linear-gradient(#444, #111);
-moz-box-shadow: 0 -1px rgba(255,255,255,.3);
-webkit-box-shadow: 0 -1px 0 rgba(255,255,255,.3);
box-shadow: 0 -1px 0 rgba(255,255,255,.3);
-moz-border-radius: 3px;
-webkit-border-radius: 3px;
border-radius: 3px;
-webkit-transition: all .2s ease-in-out;
-moz-transition: all .2s ease-in-out;
-ms-transition: all .2s ease-in-out;
-o-transition: all .2s ease-in-out;
transition: all .2s ease-in-out;
}
#hb-menu li:hover > ul {
opacity: 1;
visibility: visible;
margin: 0;
}
#hb-menu ul ul {
top: 0;
left: 150px;
margin: 0 0 0 20px;
_margin: 0; /*IE6 only*/
-moz-box-shadow: -1px 0 0 rgba(255,255,255,.3);
-webkit-box-shadow: -1px 0 0 rgba(255,255,255,.3);
box-shadow: -1px 0 0 rgba(255,255,255,.3);
}
#hb-menu ul li {
float: none;
display: block;
border: 0;
_line-height: 0; /*IE6 only*/
-moz-box-shadow: 0 1px 0 #111, 0 2px 0 #666;
-webkit-box-shadow: 0 1px 0 #111, 0 2px 0 #666;
box-shadow: 0 1px 0 #111, 0 2px 0 #666;
}
#hb-menu ul li:last-child {
-moz-box-shadow: none;
-webkit-box-shadow: none;
box-shadow: none;
}
#hb-menu ul a {
padding: 10px;
width: 130px;
_height: 10px; /*IE6 only*/
display: block;
white-space: nowrap;
float: none;
text-transform: none;
}
#hb-menu ul a:hover {
background-color: #0186ba;
background-image: -moz-linear-gradient(#04acec, #0186ba);
background-image: -webkit-gradient(linear, left top, left bottom, from(#04acec), to(#0186ba));
background-image: -webkit-linear-gradient(#04acec, #0186ba);
background-image: -o-linear-gradient(#04acec, #0186ba);
background-image: -ms-linear-gradient(#04acec, #0186ba);
background-image: linear-gradient(#04acec, #0186ba);
}
#hb-menu ul li:first-child > a {
-moz-border-radius: 3px 3px 0 0;
-webkit-border-radius: 3px 3px 0 0;
border-radius: 3px 3px 0 0;
}
#hb-menu ul li:first-child > a:after {
content: '';
position: absolute;
left: 40px;
top: -6px;
border-left: 6px solid transparent;
border-right: 6px solid transparent;
border-bottom: 6px solid #444;
}
#hb-menu ul ul li:first-child a:after {
left: -6px;
top: 50%;
margin-top: -6px;
border-left: 0;
border-bottom: 6px solid transparent;
border-top: 6px solid transparent;
border-right: 6px solid #3b3b3b;
}
#hb-menu ul li:first-child a:hover:after {
border-bottom-color: #04acec;
}
#hb-menu ul ul li:first-child a:hover:after {
border-right-color: #0299d3;
border-bottom-color: transparent;
}
#hb-menu ul li:last-child > a {
-moz-border-radius: 0 0 3px 3px;
-webkit-border-radius: 0 0 3px 3px;
border-radius: 0 0 3px 3px;
}

 

Sıra menünün HTML kodlarını eklemeye geldi. Eğer Blogger’ın kendi temalarından birini kullanıyorsaız HTML kodlarını  <div class='tabs-outer'> kodnun hemen üstüne ekleyin. Eğer özel bir Blogger teması kullanıyorsanız HTML kodlarını <div id='content-wrapper'>  kodunun hemen altına ekleyin.

 

<ul id='hb-menu'>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/'>Ana Sayfa</a></li>
<li>
<a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Haber'>Haberler</a>
<ul>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Bozyaz%C4%B1%20Haber'>Bozyazı&#39;dan Haberler</a></li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Anamur%20Haber'>Anamur&#39;dan Haberler</a></li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Tekeli%20Haber'>Tekeli&#39;den Haberler</a></li>
</ul>
</li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/K%C3%B6%C5%9Fe%20Yaz%C4%B1s%C4%B1'>Köşe Yazıları</a>
<ul>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Halil%20Alperen%20%C3%87e%C5%9Fme'>Halil Alperen Çeşme</a></li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Ramazan%20Enez'>Ramazan Enez</a></li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Recep%20Kurtkaya'>Recep Kurtkaya</a></li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/search/label/Serkan%20I%C5%9F%C4%B1l'>Serkan Işıl</a></li>
</ul>
</li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/2012/11/bozyaz-hava-durumu.html'>Hava Durumu</a>
</li>
<li><a href='http://www.bozyazililar.com/2012/10/bozyazililarcom-iletisim.html'>İLETİŞİM</a>
</li>
</ul>

 

!!! Menünün boyu uzun veya kısa gelirse stil kodlarındaki width: 900px; değerini değiştirerek temanıza uygun hale getirebilirsiniz.

 

Halil Alperen Çeşme arkadaşımıza bir kez daha teşekkür ederim.

3 Şubat 2013 Pazar

Çalıkuşu

Hayat her zaman bizim planlarımıza göre yürümüyor.

Benim durumumda ise hiçbir önemli planım istediğim gibi yürümüyor.

Üniversite yıllarından beri iki şey hedefledim kendime.
1. Şehrin neresi olduğu bile önemli değil bir ev. Satın alınmasına gerek yok, kiraya da varım. Ama bir ev. Sabit bir ev. Benim olan bir ev. Buzdolabını, duvarlarını benim boyadığım, en sevdiğim şekli bulana kadar mobilaylarının şeklini değiştirdiğim, evim. Ben gideyim, üç ay Londra'da beş ay Amsterdam'da, sekiz ay Lübnan'da kalayım ama hep aynı evime döneyim. Sabitliğe çok ihtiyacım var. Sakinliği çok seviyorum. Eski koltuklarda huzur buluyorum.

2. Kendi istediğim şeyi üretmek; önce master sonra doktora, yardımcı doçent derken üniversitede kalıp, bu sürekli üretimin devam ettiği, aktığı mekanda bir kişinin hayatına bir şey katmak için fikir üretmek. Şimdi akademiden arkadaşlar, heeaa o iş bildiğin gibi değil. Üniversite senin hayallerindeki gibi değil diyebilir. Olsun. Bu da en istediğim şeye giden serüven olsun. Zor olsun, benim olsun.


Bu güne kadar bu anlamda hep ikinci tercihlerimin insanı oldum. Hiç ilk hedeflediğim okula giremedim. Hiç istediğim evlerde kalamadım. Ama en sonunda, ikinci tercihimden çok memnun kaldım. Beni hep çok mutlu ettiler.

Lise bitmeden önce bir rüya görmüştüm. Çok büyük, çok yeşil, çok çiçekli bir dağa tırmanıyorum. Dağın zirvesi basamak basamak. Ama basamakların arası çok geniş. Tırmanması çok çetin. Ama ben tırmanıyorum. Son basamağı tırmanırken, birden elim kayıyor ve düşüyorum. Boşlukta süzülüp külçe gibi yere çakılıyorum. Bir bakıyorum ki, yeşil bir düzlükteyim. Burası çok güzel diyorum. Tırmanmaya çalıştığım son basamağı unutuyorum. Bunun hep ilk tercihim olan Boğaziçi'ni kazanamayıp, ODTÜ'ye girişimi simgelediğini düşünmüştüm. ODTÜ'ye gireceğim bana malum oldu, rüyamda gördüm, aman da çok mistiğim falan diye hava bile attım. Şimdi bana öyle geliyor ki bu ODTÜ'yle falan alakalı değil. Bu benim hayatım olacak. Çok depresif değil mi? Sürekli bir başarısızlık hissi içindeyim. Bunu söylediğimde insanlar bana 'mal mısın?' bakışı atıyorlar. Senin yerinde olmak isteyen binlerce insan nutkunu çekiyorlar. Ama olayın özü şu. Benim çok iyi okullarda okumam, güzel evlerde oturmam, şuyumun buyumun olması değil önemli olan. İstediğimi alamadım, işte durum budur.

Şimdi de aynı hissin içinde, ihtimaller denizinde boğuluyorum. Diyorum ki, acaba başka türlü başarabilir miydim? Başaramayacağıma neredeyse eminim, aynı zamanda da başarabileceğime neredeyse eminim. Umut dünyası işte.

İçimi rahatlatan tek şey, bu ikinci tercihlerim meselesi. Belki de ben olamayacağım bir insan olmak istiyorum. Belki de hayatın benim adıma karar vermesi daha eğlenceli. Rüzgar nereye götürürse. Bir karar, bir yolculuk. Bir adam, bir yolculuk. Bir ev, bir şehir, Bir yolculuk.

En baştan beri özgür ruhluyum, bir yerde uzun süre duramam, gezmem, başka şehirlerde yaşamam lazım desem, havalı bile olurdu. Ama bu hayat, dünyanın en evcil insanına, en büyük şehir romantiğine göçebeliği uygun gördü. Acıklı bile sayılır.

Şimdi, 27. yaşımı sürdüğüm bu günlerde, hala bir evim yok. Ama ikinci hayalimi gerçekleştirmek için, göçebeliğin altına imzamı atıyorum. Bu kararımla, artık sevdiğim bir şehrin, sevdiğim bir semtinde ömrüm burada geçti diyebileceğim bir evin olma olasılığını ortadan kaldırıyorum.

Belki gerçekten de özgür ruhluyum, sadece bunu henüz bilmiyorum. Küçük bir şehrin, küçük bir üniversitesinde gerçek bir değişim yaratma şansı, istediğim mesleği yapma şansı, evimi yerle bir ediyor.

Ama zaten çocukken de en sevdiğim kitap Çalıkuşu'ydu.

1 Şubat 2013 Cuma

Blogcu/Yazar Tıkanması…

Blog dünyasına giren herkes bu sorunu belli bir döne içinde yaşar. Çoğu bunu aşarken, çoğu belli bir dönem bloguyla bağlantısını keser. Yazarlığın, yazma eyleminin olduğu her meslek bu hastalık vardır. Donanımın ne kadar kuvvetliyse o kadar götürür seni, bu yüzden her gün yeni bir şeyler öğrenmek, onları kendince uygulamak gerekir.

 

Başlangıçta insanın yaptığı işe duyduğu aşkla birlikte yaratımı da üst seviyede olur. Yeni ortamın getirdiği yeni düşünceleri ortaya çıkar. Bunları bilinçsizce paylaşır. Hiç tükenmeyeceğini, hiç bitmeyeceğini zanneder ama kaçınılmaz son gelir, bulur kendisini. Sinemada senaryo yazarları için tanımlanan “yazar tıkanması”, blog dünyasında da blog yazarları için kullanılan ise “blogcu tıkanaması”dır.

 

kurşun kalem

 

Blogucu tıkanması esasen temelde çok belirgin sebepleri vardır. Blog yazarlarının kendilerini yeterli görüp, egolarına teslim olmasıdır. Başta üretimin çok iyi olması da bu egoyu ileri seviyelere taşır, fakat zaman o kadar acımasızdır ki , belirli bir süre sonra yetersizlikler, aksilikler kendini gösterir. Başta coşkulu ve dolu dolu yazan eleman artık tıkanır. Yaratımı durur, üretmez. Bunun sonucunda da zamanla, bloguyla arasına açılır. İlişkilerine bir süre ara verirler bir nevi.

 

Bir blogcunun tıkanma yaşamaması için yapması gereken en temel unsurlar bahsedeyim biraz. Esasen blogunu için yapılacak her şey sizin toplumsal hayatta, yani blog dışı hayatınızda yapmanız gereken şeyledir.

 

1- Kitap Okumalısınız

 

Kitap okumak hayatımızın en önemli parçası. Bir blogucuya yararı ise, hem yaratım hem de yazım aşamasındadır. Kitap okuyan bir blogcu zamanla yazdığı her kelimenin ne kadar anlamlı ve ne kadar okunaklı olacağını anlayacaktır. Kitap okumak düşünce ufkumuzu genişletebileceği gibi, yorum yapma yetimizi de arttıracaktır.

 

2- Gazete, Dergi Okumalıyız

 

Kitap okumak kadar önemlidir. Bizi ilgilendiren, bize hoş gelen dergileri olabildiğince takip etmeliyiz. Çünkü bu iletişim araçlarında sevdiğimiz bir bölüm illaki bulacağızdır. Gazete ve dergi gene kitap gibi bize düşünme yani yaratımda çok etkili bir araçtır.

 

3- Blogları Takip Edin…

 

Bu eylemi çoğumuz yapıyoruzdur. Eğer kişisel bir yazı yazıyorsak, bize benzer blogları araştırarak takip edebiliriz. Onların hayat perspektifine ne açıdan batkılarını inceleyip, ders çıkarmalıyız. Onlarında tıkandığı noktalar vardır ama herkesin bu farklıdır. Yalnız onları takip ederken onları bezememeliyiz!

 

4- Egzersiz Yapmalıyız

 

Belirlediğimiz kelimelerle her gün yada haftada bir egzersiz yapmalıyız. Örneğin bir kutuya size ilginç kelimeleri yazıp atarak, sonra hafta sonu (ne zaman yazacaksanız) bu kutudan 4 tane kelime seçip bir hikaye yazmaya çalışın. İlk başta anlamlı olmasını düşünmeyin zamanla olacak bir şey bu. Bu da gelişimizi sağlayan, yaratımınızı arttıran bir unsurdur.

 

Tıkanma olayı, yazarlık yapan kişilerin her dönemde karşısına çıkan bir durumdur. İnsan bu günü gününü tutmuyor. Önemli olan bu tıkanmayı kısa sürede atlatmaktır. Buda birikimle olur. Biz ne kadar bilgiyi kumbaramız koyarsak, sıkıntıları da oradaki birikimimizle atlatabiliriz.

 

Yazar Hakkında: Blog dünyasında 2 yılını dolduran acemi bir blogcu. Ruhsuz Atmaca'nın, tek ve temel amacı insanlığa bir şey katabilir miyim?, katabilirsem nasıl olmadır?, bu soruları kendine sorarken bir anda kendisini blog dünyasında bulur. Ruhsuz Atmaca blogunun kapağında yer alan ve ismini verdiği "Atmaca" insanlara benzer duygulara sahip bir canlıdır. Yırtıcılığı nedeniyle isminin önüne "Ruhsuz" takısı gelmiştir. Blogun sloganı ise: "Yazdıklarım ve Yazacaklarım Atmacanın Bakışlarında Gizli..." oluşturur.