Arama motoru optimizasyonu kavramı Google’ın Türkiye’de yüksek kullanım oranlarına çıkmasıyla tanınmaya başladı. Son 2 yılda firmalar kendi bünyelerinde Seo uzmanı çalıştırmaya başladılar. Doğal olarak Seo da iş hayatında bir sektör haline geldi. Peki seo uzmanları hangi konularda bilgi sahibi olmalı?
Seo çalışmaları genel olarak site içi ve site dışı (backlink stratejisi) olmak üzere ikiye ayrılır. Sadece site dışı seo çalışmalarında yetenekli olmanız yeterli değildir. Nedeni şu : Site içi optimizasyon konusunu iyi bir şekilde yapmadığınızda site dışı çalışmalara daha fazla bütçe ve zaman ayırırsınız. Bu da genel anlamda bir kayıptır. Bazen sıralamada yol kat edememenizin nedeni iç optimizasyonu yapmamanızdır. Bu nedenle Seo uzmanı her iki konuda da bilgi sahibi olmalıdır.
Seo uzmanı iyi bir analist olmalıdır. Site trafiğini iyi bir şekilde analiz edip gerekli değişiklikleri ziyaretçi verilerine göre yapmalıdır. İnternette Seo sektörü ile ilgili olan yerli ve yabancı makaleleri takip etmeli gerekli testleri de vakit buldukça farklı sitelerde yapmalıdır. Google algoritma değişiklikleri, Google patentleri ve ziyaretçi davranışlarını sürekli analiz edip Seo stratejisine buna göre yön vermelidir.
Seo uzmanı internet pazarlaması alanında da bilgi sahibi olmalıdır. Google Adwords konusunda orta düzeyde bilgisi olmalı ve gerektiğinde Seo çalışmalarına başlarken Adwords’ü de seçebilmelidir. Her ne kadar seo çalışmasını ücretsiz arama sonuçları ile bağdaştırsak da ücretli arama sonuçları da organik çalışmalara yardımcı olur. Adwords raporlarında ziyaretçilerin tercih ettiği arama terimlerini çıkarttıktan sonra Seo çalışmalarınıza buna göre yön verebilirsiniz.
Seo bir işi internet ortamında pazarlamanın yollarından biridir. Amaç müşteri ve prestij kazanmaktır. Bu nedenle Seo uzmanı aynı zamanda iyi bir pazarlamacı olmalıdır.
Koordinasyon Seo uzmanları için önemli bir diğer kavramdır. Firma içinde çalışırken tasarım ve kod ekibi ile iyi bir koordinasyon kurmanız gerekir. Tasarımın ziyaretçilere göre kodlamanın da arama motorlarına göre yapılmasını sağlamanız gerekir. Yönetme ve organize etme yetenekleriniz iyi olmalıdır. Bir firmanın sosyal medya danışmanlığı hizmeti alması gerekiyorsa bunun hangi firma ile yapılacağını Seo uzmanı değerlendirip karar vermelidir.
Seo uzmanı kendini geliştirmeli ve yetiştirmelidir. Örnek olarak Türkiye’de ilk defa düzenlenen Seo konferansı gibi etkinliklere mutlaka katılmalı ve katılımcılarla iyi ilişkiler kurmalıdır.
Özgün içerik ekleme ve içerik üretme stratejileri hakkında yetenekli olmanız da işiniz icabı gereklidir. Bu da iyi bir blog yazarlığı deneyimi gerektirmektedir.
Genel olarak bir Seo uzmanının iyi bir analist ve planlamacı olması gerektiğini söyleyebilirim.
Seo uzmanlarının özelliklerinden bahsederken firmaların da Seo uzmanı ilanları verirken yaptıkları hatalara da buradan bakabilirsiniz. Firma olarak Seo uzmanın yapması gerekmeyen işleri de ona yaptırma hedefleriniz olmamalı. Seo uzmanın kendi alanına odaklanması ve o alanda çalışması gerekir.
Yazar hakkında: Ben Mehmet Emre Baş. 2009 yılından bu yana Seo ve Sem alanında hizmet veriyorum. Yeni çıkan algoritmalara göre kendi sitelerimde testler yaparak yeni stratejiler geliştiriyorum. 2007 yılından beri de Burayayaz.com adlı kişisel günlüğümde keyifle her alanda yazıyorum.
11 Kasım 2013 Pazartesi
Seo Uzmanlarının Özellikleri Neler Olmalı?
5 Kasım 2013 Salı
Kol Saati Satışları Hızla Artıyor
Son yıllarda, alışveriş merkezlerinin de hızla açılmasıyla birlikte, giyim kuşamla alakalı sektörler altın çağını yaşıyor. Biz tüketiciler, hemen hemen her alanda ürün çeşitine boğulmuş durumdayız, dersek abartmış olmayız heralde. Teksil, aksesuar, züccaciye, ev alaetleri her alanda durum aynı. Bizim için tabiki çok iyi, kendimize uyanı seçebilme şansımız artıyor.
Biz biraz aksesuarlar içinde sayılan, ama şık gözükmek adına önemi büyük olan saatler üzerinde duracağız. Küçük aksesuarlar olmalarına rağmen, tarzımızı yansıtan en önemli araçlardan biridir. Saatler; zamanı göstermenin dışında, giyisilerimizi de tamamlarlar. En göze çarpan ve akılda kalıcı olan aksesuardır. Çoğumuz bunun farkındayız ki; saat saatışları gitgide artıyor. Yüzlerce marka ve binlerce model, içinden çıkılmaz bir seçenek denizine bırakıyor bizi.
Bu denizde belki size yardımcı olacak birkaç tavsiyede bulunalım. İster erkek saati , ister de bayan saati alalım. En dikkat edilecek nokta ; aldığımız saati giyisilerimizle kolayca uydurabilmektir. Daha açık söylemek gerekirse alacağımız saatin, daha şık durması için nelere dikkat etmeliyiz? Başta renk tabiki. Alacağımız yada takacağımız saatin rengi çok önemlidir. Saat kordonlarıda rengin en baskın olduğu yerdir. Saat alırken kordonları elbiselerinize uyan saatler almak daha çok işe yarar. Bu renkleri seçerken, ara renkler tercih etmeye dikkat edin. Mesala siyah yerine füme gibi. Böylece daha çok renkle kullanabilme olasılığınız artacaktır. Kordonu koyu bir saat seçtiyseniz, kadranı açık renk,
kordonu açık renk seçerseniz, kadranı koyu renk olsun. Buda daha kullanışlı hale getirecektir.
Saatlerden bahsederken birkaç marka saymadan olur mu? Bilmeyenimiz yokyur Casio ‘yu. Casio saat modelleri ; fiyat ve kalite yönünden çok mantıklı oldukları için, en çok satan saat markasıdır. Modellerin fiyatları hem uygun hemde kalitelidir. Ayrıca model çeşitleri oldukça fazladır.
Bahsedeceğimiz diğer marka ise ; Diesel. Kendine has bir tarzı olan Diesel, spor yada spora yakın modelleriyle bizleri kendine aşık etmiş bir markadır. Diesel saat modelleri ; hem erkek hemde bayan kol saati modellerinde benzersiz ürünler sunmaktadır. Özetle kesinlikle bir Diesel saat kolunuzda olmalı diyelim.
Son markamızda Guess. Gene fiyat, model ve kalite yönünden baktığımızda öne çıkan markalardan birisidir. Guess saat modelleri; biraz daha bayan saati ağırlıklıdır. Özellikle abiye kol saati almak istiyorsanız kesinlikle Guess saat modellerine bir göz atın. Ne kadar zor beğenirseniz beğenin, eminim birkaç tane hoşunuza giden saat bulacaksınız.
4 Kasım 2013 Pazartesi
3 BH Okuyucusuna Tek Taş Pırlanta Hediye Ediyoruz
Blog Hocam’ın çok sayıda bayan okuyucusu var, biliyorum ama katılımın sadece bayanlarla sınırlı kalmamaması gerekiyor. Sevgilisine, eşine, annesine tek taş pırlanta yüzük hediye etmek isteyen erkek okuyucuların da katılabileceği bir çekiliş.
Çekilişin ve ödülün detaylarına geçmeden önce bu güzel etkinliğe sponsor olan Sare Pırlanta hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Sevgi Parıltısı, Sonsuz Mutluluk… Sare Pırlanta
Sare Pırlanta; merkezi İstanbul’da olan ve 2001 yılından beri faaliyette bulunan, kalite, çeşit ve fiyat açısından Türkiye’nin en önde gelen pırlanta ürün satış sitesidir.
Yüzük, kolye, küpe, bileklik, gerdanlık gibi pırlanta ürünlerin yanında elmas, gümüş ve alyansların da bulunduğu Sare Pırlanta, kalitesi, tarzı ve uygun fiyatlarıyla size mücevher keyfini yaşatacak.
Çekilişle 3 Kişiye Tek Taş Pırlanta Yüzük
Aşağıda belirtilen katılım şartlarını yerine getiren kişiler arasında yapılacak çekilişle 3 kişiye resmini gördüğünüz pırlanta tek taş pırlanta yüzük hediye edilecek.
Katılım Şartları
Verilecek hediye çok güzel ve çekilişe katılmak hiç de zor değil. İsteyen her blog yazarı bu çekilişe katılabilir.
Zorunlu şart 1: Çekilişe katılabilmeniz için yerine getirmeniz gereken zorunlu bir şart var. Sare Pırlanta’nın Facebook veya Twitter sayfalarından en az birini takip ediyor olmalısınız.
Zorunlu Şart 2: Çekilişe katılmanız için yerine getirmeniz gereken diğer zorunlu şart ise aşağıdaki çekiliş bannerını blogunuzun kenar çubuğuna (sidebar) ana sayfada görünecek şekilde eklemeniz.
<a title="Tek Taş Pırlanta Yüzük Çekilişi" href="http://bloghocam.blogspot.com/cekilis" target="_blank"><img style="float: none; margin-left: auto; display: block; margin-right: auto" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeLbUuuvIxCPQ-HQlpWnaGUSwmY42Zu-XWL4hGTzhZamd1wPvZCtLQlct350HQAMenr0-pFaWOUZ3lv4uOrlzWeGN3Cy0XIDJ9H2ZyhAUgx5hIlnVeC1lCcRCDTyMXLL_Sb4dtp1SSuY0Q/s198/tek-tas-cekilis.png" /></a>
3 katılım hakkı: Zorunlu şartı yerine getirdiyseniz Sare Pırlanta sitesine üye olarak 3 katılım hakkı kazanabilirsiniz. Yapmanız gereken Yeni Hesap sayfasına giderek formu doldurmak ve üye olmak.
1 katılım hakkı: www.sarepirlanta.com sitesindeki beğendiğiniz ürünlerden birini Facebook veya Twitter sayfanızda herkese açık olarak paylaşarak 1 katılım hakkı kazanabilirsiniz.
Çekilş Hakkında Bilgiler
- 1 kşi en fazla 5 katılım hakkına sahip olabilir (3 hak site üyeliği için, 1 hak Facebook’ta ürün paylaşımı, 1 hak Twitter’da ürün paylaşımı için. )
- Şartları yerine getirenler yazıya yorum bırakarak başvuruda bulnmalıdır. Youmlar şu şekilde olmalı:
İsim : Serdar Kara (Siteye üye olurken verdiğiniz isim)
Blog: http://bloghocam.blogspot.com (Görseli eklediğiniz blog)
Facebook: facebook.com/bloghocam (SarePırlanta’yı takip ettiğiniz ve ürün paylaştığınız hesap)
Twitter: twitter.com/bloghocam (SarePırlanta’yı takip ettiğiniz ve ürün paylaştığınız hesap)
- Çeklişe katılımlar 11 Kasım 2013 Pazartesi saat 23:59’da son bulacak ve kazananlar 14 Kasım Perşembe günü açıklanacaktır.
Kafanıza takılan bir yer olursa yorum bölümünden sorabilirsiniz. Tüm katılımcılara bol şans!
30 Ekim 2013 Çarşamba
Google+ Kişiye Özel URL Dönemi Başladı
Dün gece bilgisayarı kapatıp yatmaya hazırlanıyordum ki Gmail’ime yeni bir posta geldi. Maili gönderen kısmında “Google+ ekibi”, konu kısmında ise “Google+ profiliniz için özel bir URL alın” yazıyordu. Kısa bir araştırma yaptıktan sonra Google+’da kişiye özel username özelliğine tamamen geçiş yapıldığını anladım.
Eskiden http://plus.google.com/108761595756468128383 şeklinde olan Google+ URL’leri artık şu şekilde:
- http://www.google.com/+SerdarKara
- http://www.google.com/+BloghocamBlogspot
Google+ özel URL’leri kullanmak için hesabınızın iyi durumda olması ve aşağıdaki gereksinimleri karşılaması gerektiği belirtilmiş.
- En az 10 takipçi
- Hesabın en az 1 aylık olması
- Profil fotoğrafı olması
Bunlar kişisel profiller için gerekli olanlar. Google+ sayfaları için gerekli olan tek şart ise Google+ sayfasının bir web sitesine bağlı olmasıdır.
Eğer bu şartlara uygun olmanıza rağmen resimdeki gibi bir mail almadıysanız aşağıdaki adımları takip ederek özel Google+ URL’inizi alabilirsiniz.
1. Google+ sayfanızın veya profilinizi ziyaret ettiğinizde, üst tarafında bir bildirim olması gerekir.
2. Başlamak için Özel URL al düğmesini tıklayın. Alternatif olarak, Profilinizdeki "Hakkında" sekmesinden, Google+ URL'nizin altında yer alan "Talep Et" bağlantısını tıklayın.
3. Onaylanan URL'lerinizi göreceksiniz. Birden fazla seçenek görüyorsanız hoşunuza en çok gideni seçin.
4. İlgili kutuyu işaretleyerek Hizmet Şartları'nı kabul edin ve URL'yi Değiştir'i tıklayın
5. Hesabınızı cep telefonu numaranızla doğrulamanız istenebilir. Hesabınızı doğruladıktan sonra URL değişimini onaylayın.
İpucu: Bir kullanıcının özel URL'sini biliyorsanız URL'nin sonuna anahtar kelimeleri ekleyerek onun Google+ Profilinin veya Google+ Sayfasının bölümlerine hızlı bir şekilde erişebilirsiniz. Bunun bazı örnekleri şunlardır:
http://google.com/+SerdarKara/posts
http://google.com/+SerdarKara/about (hakkında)
http://google.com/+SerdarKara/photos (fotoğraflar)
http://google.com/+SerdarKara/videos (videolar)
http://google.com/+SerdarKara/plusones (artı birler)
25 Ekim 2013 Cuma
20 Aylık Yeğenimden Bloggerlara 5 Ders
Blog Hocam bilgi, deneyim ve fikir aktarımına yönelik bir blog olduğu için özel hayatımdan bahsettiğim kişisel yazılar yayınlayamıyorum. Bu yazının çıkış kaynağı benim biricik, dünyalar tatlısı yeğenim olduğu için biraz ailemden bahsedeceğim.
Biz 3 kardeşiz. Benden 3 yaş büyük bir abim ve 4 yaş küçük bir kız kardeşim var. Abim 4 yıllık evli. Zeynep isminde 20 aylık bir bebeği var ve amcasına yani bana çok düşkün :) Yeğenimin 20 aylık kısa yaşamında her önemli anına tanık oldum. İlk hastalığı, ilk diş çıkarışı, ilk konuşması vs. Zeynep’in neredeyse her anını gözlemledim ve neye nasıl tepki verdiğini, neyi sevip neyi semediğini öğrendim. Sonra da bu yazıyı yazma fikri geldi aklıma. Çünkü düşündüm de bir bebeğin 20 aylık yaşamıyla bir bloggerın 20 aylık yaşamı arasında paralellikler var. Hatta açık söyleyeyim bebeklerden çıkarmamız gereken dersler var. “Ne saçmalıyor bu adam?” demeyin, yazının devamını okuduğunuzda eminim bana hak vereceksiniz.
Bir…İki….Düştüm
Zeynep’i ilk yürütme çabalarımızı hatırlıyorum. Bizimkine özgü bir durum mu bilmiyorum ama ilk adımlarını hep parmak ucunda atmaya çalışırdı. Ayaklarını yere sağlam basamadığı için bir kaç adımdan sonra dengesini kaybeder ve düşerdi. Ama hiç ağlamazdı, kalkar tekrar tekrar denerdi. Ta ki dengesini kaybetmeden nizami yürümeyi becerene kadar.
Ders 1: Blog yazarlığı hayatında başına ne gelirse gelsin hedefe ulaşmak için çabalamaktan hiç bir zaman vaz geçme. Asla pes etme!
Amca Bu Ne?
İleride Zeynep’in çenesi çok düşük olacak sanırım. Henüz 20 aylık olmasına rağmen bir konuşuyor ki sormayın. Bana ilk önceleri “aga” diyebilirken şimdi “amca” hatta “serdar” diye çağırıyor beni :) 3-4 kelimeyi bir araya getirerek cümle kurmaya başladıktan sonra innılmaz soru sorar oldu. Soruları sadece “bu ne?” şeklinde oluyor ama merak ettiği herşeyi sorarak öğreniyor, öğrendiğini de aklında tutuyor. Çok zeki benim güzel yeğenim :)
Ders 2: Bilmediğin şeyleri sormaktan, yeni şeyler öğrenmekten, araştırmaktan çekinme. Hata bunu alışkanlık haline getir.
Amca, Park!
Zeynep tam bir çocuk parkı delisi. Onu kıramadığımı bildiği için ne zaman onlara gitsem, kapıda beni görür görmez ayakkabılarını getirir ve “amca park” diyerek oturdukları sitenin çocuk parkına götürmemi ister. Park delisi olduğuna bakmayın. Onun işi oradaki oyuncaklarla değil, diğer çocuklarla. Soysalleşmeyi, arkadaşlık kurmayı o kadar seviyor ki sitenin bütün çocukları Zeynep’i tanımış artık.
Ders 3: Zamanın ciddi bir bölümünü network kurmaya harca. Yeni bloggerlarla tanış, onların blogunu ziyaret et, yazılarına yorum yaz. Blog dünyasında yalnız ilerlemek çok zor!
Ben Kırdım!
Zeynep’e büyük-küçük-orta kavramlarını öğretirken evdeki sehpanın üzerinde duran 3 farklı boydaki vazo tarzı süs eşyasını kullanıyordum. Bir kaç defa gösterdikten sonra Zeynep’ten bu vazoları büyükten küçüğe sıralamasını istedim. Bunu yaparken vazolardan birini kırdı. Annsei kırılma sesine salona gelip “kim kırdı bakyım bunu?” diye sorunca hemen “ben kırdım” dedim fakat bizimki yalan nedir bilmiyor tabi. Gayet masum ve samimi bir şekilde “hayır, ben kırdım” demez mi :)
Ders 4: Okuyucu kitlene karşı daime dürüst ve samimi ol. Sonucu ne olursa olsun onlara yalan söyleme.
Pepee… Pepee…
Zeynep’le tanıdım Türk çizgifilm karakteri Pepee’yi. Meğerse kendisi tam bir fenomenmiş. Hatta çoğu annenin imdadına yetişen bir süper kahraman :) Zeynep’e yemek yedirirken veya huysuz bir zamanında sakinleştirmeye çalışırken imdadımıza hep Pepee yetişir. Yüzlerce farklı çizgifilm açın, gözünü kapar ama Pepee’nin jenerik müziğini duyunca kalkıp oynamaya başlar :)
Ders 5: Okuyucunun sadakatini kazanmak, onu blogunda tuabilmek zordun ama bunu başarabilirsen onların vazgeçilmez blogu olabilirsin.
Yazıya ailem hakkında bir şeyler yazarak başlamıştım, bitirirken de kişisel bir şeyler yazmmak istedim. Allah’ın izniyle Zeynebimize bir kız kardeş geliyor. Henüz annesinin karnında ve 4 aylık. Umarım Allah onlara yaşam şansı verir. Ülkelerine hayrlı evlatlar olurlar.
Son olarak bir hayalimi paylaşayım. 10-15 sene sonra Zeyep burada yazılanları kavrayacak yaşa geldiğinden bu yazıyı okumasını çok isterdim. Müthiş bir anı olurdu öyle değil mi? Kim bilir belki de bu hayal gerçekleşir.