Blog dünyasına giren herkes bu sorunu belli bir döne içinde yaşar. Çoğu bunu aşarken, çoğu belli bir dönem bloguyla bağlantısını keser. Yazarlığın, yazma eyleminin olduğu her meslek bu hastalık vardır. Donanımın ne kadar kuvvetliyse o kadar götürür seni, bu yüzden her gün yeni bir şeyler öğrenmek, onları kendince uygulamak gerekir.
Başlangıçta insanın yaptığı işe duyduğu aşkla birlikte yaratımı da üst seviyede olur. Yeni ortamın getirdiği yeni düşünceleri ortaya çıkar. Bunları bilinçsizce paylaşır. Hiç tükenmeyeceğini, hiç bitmeyeceğini zanneder ama kaçınılmaz son gelir, bulur kendisini. Sinemada senaryo yazarları için tanımlanan “yazar tıkanması”, blog dünyasında da blog yazarları için kullanılan ise “blogcu tıkanaması”dır.
Blogucu tıkanması esasen temelde çok belirgin sebepleri vardır. Blog yazarlarının kendilerini yeterli görüp, egolarına teslim olmasıdır. Başta üretimin çok iyi olması da bu egoyu ileri seviyelere taşır, fakat zaman o kadar acımasızdır ki , belirli bir süre sonra yetersizlikler, aksilikler kendini gösterir. Başta coşkulu ve dolu dolu yazan eleman artık tıkanır. Yaratımı durur, üretmez. Bunun sonucunda da zamanla, bloguyla arasına açılır. İlişkilerine bir süre ara verirler bir nevi.
Bir blogcunun tıkanma yaşamaması için yapması gereken en temel unsurlar bahsedeyim biraz. Esasen blogunu için yapılacak her şey sizin toplumsal hayatta, yani blog dışı hayatınızda yapmanız gereken şeyledir.
1- Kitap Okumalısınız
Kitap okumak hayatımızın en önemli parçası. Bir blogucuya yararı ise, hem yaratım hem de yazım aşamasındadır. Kitap okuyan bir blogcu zamanla yazdığı her kelimenin ne kadar anlamlı ve ne kadar okunaklı olacağını anlayacaktır. Kitap okumak düşünce ufkumuzu genişletebileceği gibi, yorum yapma yetimizi de arttıracaktır.
2- Gazete, Dergi Okumalıyız
Kitap okumak kadar önemlidir. Bizi ilgilendiren, bize hoş gelen dergileri olabildiğince takip etmeliyiz. Çünkü bu iletişim araçlarında sevdiğimiz bir bölüm illaki bulacağızdır. Gazete ve dergi gene kitap gibi bize düşünme yani yaratımda çok etkili bir araçtır.
3- Blogları Takip Edin…
Bu eylemi çoğumuz yapıyoruzdur. Eğer kişisel bir yazı yazıyorsak, bize benzer blogları araştırarak takip edebiliriz. Onların hayat perspektifine ne açıdan batkılarını inceleyip, ders çıkarmalıyız. Onlarında tıkandığı noktalar vardır ama herkesin bu farklıdır. Yalnız onları takip ederken onları bezememeliyiz!
4- Egzersiz Yapmalıyız
Belirlediğimiz kelimelerle her gün yada haftada bir egzersiz yapmalıyız. Örneğin bir kutuya size ilginç kelimeleri yazıp atarak, sonra hafta sonu (ne zaman yazacaksanız) bu kutudan 4 tane kelime seçip bir hikaye yazmaya çalışın. İlk başta anlamlı olmasını düşünmeyin zamanla olacak bir şey bu. Bu da gelişimizi sağlayan, yaratımınızı arttıran bir unsurdur.
Tıkanma olayı, yazarlık yapan kişilerin her dönemde karşısına çıkan bir durumdur. İnsan bu günü gününü tutmuyor. Önemli olan bu tıkanmayı kısa sürede atlatmaktır. Buda birikimle olur. Biz ne kadar bilgiyi kumbaramız koyarsak, sıkıntıları da oradaki birikimimizle atlatabiliriz.
Yazar Hakkında: Blog dünyasında 2 yılını dolduran acemi bir blogcu. Ruhsuz Atmaca'nın, tek ve temel amacı insanlığa bir şey katabilir miyim?, katabilirsem nasıl olmadır?, bu soruları kendine sorarken bir anda kendisini blog dünyasında bulur. Ruhsuz Atmaca blogunun kapağında yer alan ve ismini verdiği "Atmaca" insanlara benzer duygulara sahip bir canlıdır. Yırtıcılığı nedeniyle isminin önüne "Ruhsuz" takısı gelmiştir. Blogun sloganı ise: "Yazdıklarım ve Yazacaklarım Atmacanın Bakışlarında Gizli..." oluşturur.