90 yıllardan başlayarak yaygınlaşan mekanikleşme çağı, gücünü gün geçtikçe kendini iyiden iyi hissettirmeye başlıyor. Önceden geliri iyi olan, hali vakti yerinde olan insanların alabildiği bilgisayar günümüzde “Almayanı döverler!” şeklini almaya başladı.
Peki bilgisayarı almanın amacı nedir? Genelde sebep sabittir: “Komşuda var, bizde alalım.” Çoğu baba çocuğunun baskısı yüzünden,bir psikolojik savaşa dönen “alıcam-almıyacam” olay, hanımının tavrı sonucunda almaya karar verir. Fakat, hikaye yeni başlıyordur. Tek başına bir bilgisayar günümüzde bir süs eşyasından başka bir şey değildir. Eeee kaçınılmaz son olarak “almışken interneti de alalım” denir ve eve bütün dünyanın kullandığı internette sokulur.
Türkiye olarak incelediğimizde %75 imiz interneti tam anlamıyla doğru olarak kullanmıyoruz. Hatta hiç kullanmıyoruz. Çünkü onu yorumlama şeklimiz doğru değil. İnterneti eğlenmek, boş vakit geçirmek, copy-paste yapmak için kullanıyoruz. Son söylediğim özellik beklide kullanma özetidir. “Biri yapmış nasıl olsa, bizde ondan yararlananlım.” Düşünce bu olunca, sanal alemin bize karşı oyunu da kötü öğreniyor.
Kullanmasını bilmeyenin elinde en zararsız şey bile bir dünyayı yok edebilecek güçtedir. Sanal alemde böyle bir şey. Çoğu kişide daha kullanmasını öğrenmeden onun başına geçiyor. Çevresinde kim ne yaptıysa onu yapmaya çalışıyor. Buda onu zamanla başkalaştırıyor. Günümüzün sanal alem hastalığı ise: “soysal medya”. Bir kere ortamın içine girince çıkamıyorsunuz gibi bir ortam var bu alemde.
Zararsız bir ortam olmasına rağmen, onu zararlı yapan etmenler her zaman olduğu gibi insan olmaktadır. Söylediğim abartılı olarak görülebilir ama bu ortamları %20-25 oranda adam akıllı kullanan bir kısım vardır. Bu ortamlara kayıt yaptırabilmek için belirli bir yaş sınırı koyulmasına rağmen çocukların yaşlarını büyülterek bu ortamlarda rahatça yer bulabilmektedir.
Günümüzde sosyal medya ortamlarında “nasıl olsa tanınmıyorum” diyerek hakaret sınırlarının en üst seviyeye çıktığı bir ortam haline gelmekte. Peki ne yapılmalı? Madde halinde yazmak gerekirse:
1-Devletin geniş çaplı bir araştırama yapması gerekir.
2- Aileler bilinçlendirilmeli.
3- Okullarda internet ve sosyal medya kullanımı konusunda ders konulmalı.(Bildiğim kadarıyla var ama tam uygulanmıyor).
4- Küçük çocuklar belli bir yaşa kadar bu ortamdan uzak tutulmalı.
Bu işin temel unsuru “bilinçlenmek” ve “bilinçlendirmek”. Bu ortamlardı ki her türlü eylem karşılıklı. Herhangi tepki alan olay bir anda propaganda yada ticari araç olarak kullanılıyor. Birileri kazanırken birileri kaybediyor. Ama günümüzde devlet büyüklerinin bile bu ortamları yanlış kullandığını düşünürsek, gençlerimizin durumunu kestirmek hiçte zor olmayacaktır.
Yazar Hakkında: Blog dünyasında bir 2 yılını dolduran acemi bir blogcu. Yazarken tek ve temel amacı insanlığa bir şey katabilir miyim, katabilirsem nasıl olmadır sorularını kendine sorarken hazırlanan yazılar topluluğuyla okurlarının karşında. Blogunun kapağını oluşturan Atmacanın olması tek ve temel anlamıyla insanlara benzer duygulara sahip olmasıdır. Blogun sloganı ise: "Yazdıklarım ve Yazacaklarım Atmacanın Bakışlarında Gizli..." oluşturur.
http://ruhsuzatmaca.blogspot.com/