12 Ocak 2015 Pazartesi

,ειναι μετεικασμα

,ειναι μετεικασμα
η θαλπωρη , κι η θαλασσα και η αναλαμπή του ηλιου και τα κυματα
αντικατοπτρισμοι : Σε μιαν ερημο ειμαστε κι ονειρευόμαστε , απελπισμένοι
Μισοπεθαμένοι .. Δεν ειμαστε στη Θαλασσα και η γλυκεια στιγμή π’ονειρευομαστε σε λίγο θα σχιστει , ειν’ενα παραπέτασμα ,μια φενάκη , θα σχιστει , , η θαλασσα θα σβυσει και θα ξαναβρεθουμε στην Ερημο , το ιδιο Γυμνοι , το ιδιο ανέστιοι, το ιδιο διψασμένοι ,σε του το το Πελώριο Ματριξ οπου εξαρχής παγιδευτηκαμε (και φυσικά την ιδια ηδονή θα νιωθουμε τα παγωμένα Βραδυα με το ολογιομο και κατακοκκινο φεγγαρι της ερημου , καθώς θα πεθαινουμε στην ποθητη την Μητρα της Σαχαρας )

Έτσι κατέστην συνένοχος της Ύπαρξής μου

Έτσι κατέστην συνένοχος της Ύπαρξής μου: όπως πάντα Διχασμένος -ανάμεσα στην εσωτερική πληρότητα και την επιφάνεια των λέξεων,τεμαχισμένος εντός αυτού του Παζλ-διαλυμένος σε εκατομμύρια χρώματα , ανάλυση εικόνας και Πίξελ..Άσε που με κυνηγά στον Ύπνο μου κι κεινος ο Δενδιας με το απόκοσμο χαμόγελο..
Ζούμε στον Άρη και ονειρευόμαστε πως είμαστε Γήινοι-ενώ έξω απο τον περιορισμένο μας θόλο μαίνονται αστρικές Θύελλες και ο Κρόνος - για άλλη μια φορά - καταπίνει τα παιδιά του

Blog Hayatından Pozitif Düşünmek

Bir şeye nasıl bakarsan onu görürsün anlayışının olumlu tarafına bakmaktır pozitif düşünmek. Yani ''iyi düşünürsen iyi olur '' anlayışıdır pozitif düşünme anlayışı. Blog yazarken pozitif düşünmek ne işe yarayabilecek faydalı ve gelişiminizi geliştirmeyi planladığım başlıkları  inceleyeceğiz.

 

Blog yazarlarının en büyük sorunudur spesifik düşünememek. Bende bu sorunu yaşadım ve birazdan yazacağım uygulamalar benim spesifik olup , tarz yaratmamı sağlayacak olgulardır. Çoğu blog yazarı büyük bir heves ile açtığı bloğunu yarı yolda terk eder. Öksüz kalmış blogların örneği oldukça fazla. Amerika'da bloglara verilen değerin %25 inden fazla değer verilmiyor bloglara. Aslında günlük gazete alıp okumak neyse beğendiğiniz blogları takip etmekte aynı anlama gelir. Güncel kalmak için bloglardaki yazarların paylaştıklarına ihtiyacınız vardır. Çok bloglar çöp olmuş olsa da onların arasından ayrılıp çıkanlar gerçek, değerli, öğretici, faydalı bloglar olduğunu söylemek isterim.

 

pozitif

 

Acemilik dönemini atlatan blog yazarlarının en büyük sıkıntısı ise özgün konu bulamamaktan geçer. Ve her yöne yönelmeye başlar. Bu ise bloğunun belli bir konusu olmadığını gösterir. Bu durumda Sanat seven bir ziyaretçi senin sitene girdiği zaman, futbol ile ilgili bir makale gördüğünde o siteden çıkması işten bile değil. Tamam belki tek bir konu üzerinden gidemeyebilirsin ama, birbirinden bağımsız, alakasız konular seni ziyaretçi yokluğuna sürükler. Şöyle bir bakalım.

 

Tiyatro ve Sinema kategorileri birbirinden farklı şeyler olsa da işlevleri yakın olduğu için ziyaretçiye abes görünmez. Aksine belki onu Sinema alanından tiyatro alanına da çeker.

 

Sanat ve Spor kategorileri ne kadar anlamsız değil mi. Senin ziyaretçin senin futbol, basketbol, voleybol ile ilgili yazılarını okumaya geliyor. Ama siteyi açtığında karşısında Mona Lisa'nın bilinmeyen gerçekleri adlı bir başlık onu ne kadar tatmin eder bilinmez.

 

Bu konuları biraz açıkladıktan sonra blog yazarken içerik üretmeniz için pozitif düşünecek bir kaç nokta üzerinde duracağım.

 

Faydalı yazılar yazmaya özen gösterin

 

Eğer bloğunuza geri dönüş, sadık ziyaretçi istiyorsanız başlamanız gereken ilk yer faydalı konular hangileridir sorularını sormak olacaktır. Bu sorunun cevabını kendinize verebildiğiniz bir konu var ise o konu üzerinde yoğunlaşmanız ve farklı yerlerde aynı konu başlıklı yazı var mı diye göz atmalısınız. Sebebi ise onu kopyala yapıştır yapmak değil ondan daha güzel bir şey yazmak içindir. Yani ilk önce rakibini tanı ve onu egale et.

 

Yazmak için yazmayın

 

Bazen aklımıza bir şey gelmediğinde bu gün bloğum boş kaldı, bir şeyler yazmalıyım, kopyala yapıştır mı yapsam ? diye düşünceler geçirmeyin aklınızdan. Bir ziyaretçi sitenize girdiğinde ne kadar makale yazdığınıza değil, nasıl makale yazdığınıza, yazının akışına bakar. Zaten yazılarınızı beğeniyorsa her gün sitenizi ziyaret ederek yeni bir makale yazıp yazmadığınızı kontrol eder. Bunlar sadık ziyaretçilerdir. Onlara sahip çıkın.

 

Enerjik olun

 

Bir makale yazmak istediğinde ruh halin seni etkileyen en büyük etkendir. Eğer moralin bozuk canın sıkkın ise o kullanacağın klavyeden güzel , akıcı , faydalı bilgiler çıkmayacaktır. Boşuna zamanını harcarsın. Eğer enerjik olup olaylara pozitif bakarsan hemen başının üstünde bir lamba yanacaktır. İşte o senin konun olacak. Dikkat et enerjik olduğun zaman yazın o kadar akıcı olur ki sen bile kendine dur demekte zorlanırsın.

 

Sakin olun

 

Belki Yukarıda ki madde ile çelişiyor diye düşünen okuyucular olabilir ama ne var ki enerjik olmak ile sakin olmak arasında uçurumlar arasında büyük fark var. Oturdunuz bilgisayar, tabletin başına kafaya yazı yazmayı koydunuz. İnat ettiniz, ben bu gün makale yazacağım dediğiniz zamanlar olabilir. İlk önce sadece derin bir nefes alın ve kendinize Sakin ol ''x'' sakin ol ''y'' komutunu verin ve kafanızı dağıtacak şeyler yapmaya özen gösterin. Pozitif düşünün ani karar vermek sizi bloğunuzdan soğutur. Sakin olun ve neler insanlara faydalı olabilir , ben hangi alanda yazabiliyorum , ben yazabiliyor muyum sorularını kendinize sorarak hatayı kendinizde aramaya devam edin. Çünkü bu sizi geliştirici bir hamledir.

 

Müzik dinleyin

 

Eğer çok ciddi bir konu hakkında eleştiri, sitem gibi konulardan bahsetmeyecekseniz slow parçalar açarak ruhunuzun dinlenmesine yardımcı olun ve yanınıza sevdiğiniz bir içeceğinizi alarak bu işi zevkli hale getirin. Bir işi severek yapmanın meyvesini gelen ziyaretçilerin yazılarını okuyarak yorum attığı zaman alacaksın, senden mutlusu olmayacak, için içine sığmayacak belki de.

 

Uzun yazmaktan kaçmayın

 

Eğer , uzun yazarsam okuyucular benden sıkılır okumadan çıkar diye düşünürsen, yanlış düşünmüş olursun. Bir yazı ne kadar özgün ve ne kadar faydalı ise o kadar okunur. Okuyucu bilgiyi hızla sömürüp siteden çıkmak ister. Fakat sen bilgiyi bir pastanın aynı dilimleri şeklinde dağıtmaya önem gösterirsen okuyucu zaten yazını zevk alarak okuyacak ve sıkılmayacaktır. Nitekim sende bu yazıyı şu an okuduysan demek ki sıkılmamış ve faydalı bir şeyler öğrendiğini düşündüğün için devam etmişsin. Hem ''Google amca'' da uzun makaleleri arama sıralarında üste koymayı çok seviyor.

 

Yazının çizgisini bozmayın

 

Eğer yazına başladığında devam etmekte zorlanıyorsan o yazını silmelisin ve yeniden düşünmelisin. Eğer yazıya başladığın yer ile bitirdiğin yer SANAT ve SPOR örneğinde verdiğim gibi ise okuyucunun kafası karışır ve bu senin imajını zedeler. Belli bir çizgide dur ve o çizgiyi bozma. Mesela ben blogda pozitif düşünme konusundan girdim ve yazıma pozitif düşünerek neler yapabileceğin hakkında örnekler verdiğim çizgiden şaşmamaya çalışıyorum. Başarabiliyor muyum her zaman değil , bazen konunun dışına çıkmak gerekiyor, bunu yaptığında ise çizgiyi bozdun demek, yani çizgine geri dönmelisin.

 

Yazar hakkında: Necati karakaş, 22 yasında üniversite son sınıf ögrencisiyim. Psikoloji eğitimi aldığım için hangi konularda nasıl davranmanız gerektiği hakkında yazılar yazdığım blogumda güncel konuları yazmaktan zevk alıyorum. Konuşan Adamlar isimli Bloğumda faydalı olabilecek yazılar yazmaya devam ediyorum.

11 Ocak 2015 Pazar

Οι τρομοκράτες με την ετικέττα ισλαμιστές και ο Μπρέϊβικ: «Tο κακό που ακτινοβολεί» αναδημοσιευση απο τον ιστοτοπο Μετά την κρίση

Οι τρομοκράτες με την ετικέττα ισλαμιστές και ο Μπρέϊβικ: «Tο κακό που ακτινοβολεί»

Ο Άντερς Μπρέϊβικ σκότωσε 80 έφηβους στο κάμπινγκ των Νορβηγών Σοσιαλιστών στο νησί Ουτόγια, γιατί τους θεωρούσε «ένοχους για την εισβολή του Ισλάμ» στην Ευρώπη, ενώ άλλοι στρατευμένοι τρομοκράτες, αυτή τη φορά με την επιγραφή ισλαμιστές, σκοτώνουν σκιτσογράφους επειδή εισβάλλουν στον κόσμο των θείων τους και τα προσβάλλουν.
Αυτά, όπως πολύ χειρότερα που συνέβησαν στο παρελθόν, δεν είναι διαφορετικά πράγματα, ούτε επιστροφή στην «καθυστέρηση», στον
«Μεσαίωνα», στο προ-νεοτερικό παρελθόν: Είναι μια διεστραμμένη νεοτερικότητα που έγινε παρακμή, είναι αποτυχία της εκδοχής της νεοτερικότητας που νίκησε, είναι η «Διαλεκτική του Διαφωτισμού» που από νωρίς
πήρε δρόμο (αυτο)καταστροφικό, δηλαδή ο Διαφωτισμός που γίνεται καθαρός «νεοτερικός» σκοταδισμός. Είναι το «ακραίο μοντέρνο», ο μηδενισμός.
Βλέποντας το οικείο, καθημερινό, συμβολικό δαιμονικό και άσχημο στις οθόνες και στο διαδίκτυο*, καταλαβαίνεις πως όταν
«ο εντελώς διαφωτισμένος κόσμος
ακτινοβολεί από το κακό που θριαμβεύει» (Αντόρνο-Χορκχάϊμερ), τότε και πάλι δεν πρόκειται για οπισθοδρομικότητα, αλλά για lifestyle τραβηγμένο στα άκρα. Πανταχού παρόν, γιατί είναι συμβολικό, το κακό και άσχημο έχει μετατραπεί σε σύμβολο του πνεύματος της εποχής μας. Το δράμα δεν είναι ότι ο κόσμος επιστρέφει στο παρελθόν, αλλά ότι ολόκληρος, Δυτικός, Ανατολικός ή Μεσανατολικός, έγινε υπερβολικά «μοντέρνος».

Ο ένοπλος ισλαμισμός είναι μια ακόμη μορφή τρομοκρατίας που θέλει να επιβάλει έναν πολιτικό ολοκληρωτισμό, μιαν απολυταρχική εξουσία (στην προκειμένη περίπτωση τη σαρία). Η θρησκεία, όπως και οι ιδεολογίες, είναι τα προπαγανδιστικά μέσα της απολυταρχικής πολιτικής.
Η ιστορία αυτή έχει ρίζες και στην ίδια την (εκτροχιασθείσα) Γαλλική Επανάσταση: Ο Ροβεσπιέρος και οι φίλοι του έκοβαν κεφάλια για το «Γενικό Καλό». Για το «Γενικό Καλό» κόπηκαν και τα δικά τους. Σε ολόκληρο τον 20ό αιώνα η μέθοδος τελειοποιήθηκε από ηγέτες, κόμματα και οργανώσεις πολλών χρωμάτων, κατά τα γνωστά. Με κύριο σύνθημα, από τους πιο αποτρόπαιους δράστες, τη φυλετική ή εθνική «καθαρότητα», για να χαθεί το εβραϊκό ή άλλο «μίασμα». Και από άλλους, για τη δήθεν ισότητα σε μια δήθεν κομμουνιστική κοινωνία και για τη δήθεν εξαφάνιση των κοινωνικών τάξεων.
Για ποιό λόγο οι διψασμένοι για απόλυτη εξουσία τρομοκράτες πάσης μορφής βρίσκουν πάντα πολλούς και πρόθυμους υποστηρικτές, το έχει εξηγήσει καλά η Χάννα Άρεντ όταν έγραψε για την «κοινοτοπία του Κακού», για μερικούς ανθρώπους της διπλανής πόρτας που μπορούν, ενίοτε, να μεταμορφωθούν σε τέρατα. 
 Γ. Ρ.
 
* η φονική βία κάθε μορφής παντού - η προβολή μιας άκρως διεστραμμένης σχέσης μεταξύ των δύο φύλων - η παιδεραστία, η αδιαφορία ή και μίσος εναντίον των παιδιών και η αδιαφορία ή μίσος εναντίον της τεκνοποίησης - το πολύμορφο κοινωνικό μίσος εναντίον των φτωχών, άσημων και ανήμπορων - η κυριαρχία του ακραίου και εκκεντρικού με εξαφάνιση του απλού, συνήθους πολίτη και της οικογένειας - αλλά και η μανιακή επιθετικότητα εναντίον των ζώων και γενικά εναντίον της φύσης (η οποία, όπως πρώτος επισήμανε ο Τέοντορ Αντόρνο, είναι η ρίζα που τρέφει κάθε βαρβαρότητα εναντίον ανθρώπων)
 Στον ιστότοπο "Μετά την Κρίση":
 
 
 

Το πρόβλημα με το κακό...............




Το πρόβλημα με το κακό είναι πως είναι σχεδόν πάντα πολύ πιο ελκυστικό από το καλό ... Για αυτό και δε λέμε ποτέ με ειλικρινή θαυμασμό : ''Να ένας καλός άνθρωπος '' αλλά σχεδόν πάντα με μια δόση υποτίμησης η έστω συγκατάβασης .. Αντίθετα μιλάμε για τον Κακό - ακόμα και όταν δήθεν τον κατακρίνουμε με -πολλές φορές - υπόκωφο θαυμασμό: ''Για δες : ένας αυθεντικά Κακός ..ένα τερας''